16 Mart 2014

STSL 24. Hafta Çaykur Rizespor | Yönetmen Farklı, Film Aynı

Güzel bir pazar gününde maç için düştük yola. Güzel havanın keyfini çıkaralım diye yürüyerek gidelim derken tesislerin orada iki renktaşımız buyur ettiler, stada onlarla gittik. Muhabbet tabii ki Antalyaspor ve herkeste de aynı düşünce: "Yenelim şu Rize'yi de bir rahat nefes alalım be." Yazıya devam etmeden o renktaşlarıma buradan bir kez daha teşekkür edeyim. Çünkü yürüseymişiz maça hiç yetişemeyecekmişiz.


Derken stada geldik ki İl Sağlık tarafındaki kapıda bilet kalmamış. Haydi Uncalı kapısına... O kapıya doğru giderken bu sefer iki abimizle karşılaştık. Almanya'da yaşıyorlarmış, Antalya'ya gelmişken de maça gelmeye niyetlenmişler. Onlarla birlikte Uncalı kapısına geldik ki orada da bilet kalmamış. Bir süre sonra biletlerimizi temin edebildik.


Antalyaspor'dan bir hatıra olsun diye abilerimize birer atkımızı hediye ettikten sonra stada doğru ilerlerken stattan bir uğultu yükseldi: Goool!!! Biz daha tribüne giremeden 1-0 öne geçmiştik. Bir keyifle içeriye girdik, girdiğimiz anda kendi adıma keyfim kat be kat arttı. Çünkü oturmaya yer yoktu. Maratondaki bazı boşluklar dışında tribünler tamamen doluydu. Diğer maçlarda tezahüratlara ara sıra katılan tribünler bile çoğu tezahürata eşlik ediyordu.


Şu ana kadarki tabloyu kabaca özetlersek gökyüzü pırıl pırıl, tribünler tıklım tıklım ve sahada da maça neredeyse önde başlamış bir takım var ama artık Antalyasporlu için bunların yeterli olmadığını öğrendik. Onun için aklımızdan endişeyi söküp atamıyorduk ve hatta sahadaki görüntümüz de her geçen dakika bu endişemizi haklı çıkarıyordu. Tam bu noktada tabloya bir de rakip açısından bakalım. 3 puan önündeki rakibin skor üstünlüğünü yakalamış ve puan farkını 6'ya çıkararak seni iyice ateş hattının içine atmak üzere...

Ne yapmak gerekir? Böyle bir durumda ne yapmak gerekir? Rakibin çaresizliğinin üzerine oynayarak önce telaş, sonra hata yapmasını beklemek... Sahadaki görüntü de ise defansa gömülüp rakibine daha fazla atak, daha fazla umut sunan bir Antalyaspor vardı. En sonunda da geliyorum diyen gol geldi. Önce 3 puandan sonra o elimizdeki 1 puandan da olduk. Nerede kaybettiğimizi herhalde çok sorgulamaya göre yok, maçtaki bir görüntü yeter. Skor 1-0, kenarda İbrahim Dağaşan oyuna girmek için bekliyor. Tam o ara golü yiyoruz ama Aybaba yine de bu oyuncu değişikliği tercihinden vazgeçmiyor. Neden? Çünkü oyunu okumak gibi bir derdi yok. Neden? Çünkü maçta skor ne olursa olsun yapacağı değişiklik aynı.

Bu eleştirilerimizi ezbere oyun anlayışı diyerek geçtiğimiz senelerde Mehmet Özdilek'e yöneltiyorduk, şimdi ise Samet Aybaba'ya... Dolayısıyla da geçen yıllarda izlediğimiz bu filmi daha önce izlemiştik. Yönetmeni farklı ama izlediğimiz film aynı ve biz bu filmi tekrar tekrar izlemekten fena sıkıldık.




 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...